Ekonomi

New York tasarısı devlet borçlarının yeniden yapılandırılmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor

New York’ta, devlet borçlarının yeniden yapılandırılmasını önemli ölçüde etkileyebilecek ve Wall Street’in dikkatini çeken yeni bir yasa teklifi hazırlanıyor. Egemen borç istikrarı yasası olarak bilinen girişim, geçen yıl oylamaya sunulmayan önceki iki teklifin unsurlarını bir araya getiriyor. Egemen ulusların ve ulus altı kuruluşların borçlarının yeniden yapılandırılması için etkili mekanizmalar sağlamayı amaçlıyor.

Demokrat Gustavo Rivera’nın sponsorluğunu yaptığı 5524A sayılı tasarı, devlet borç sözleşmelerini düzenleyen New York yasalarında değişiklikler öneriyor. Bu durum, gelişmekte olan piyasaların 850 milyar doların üzerindeki ödenmemiş borçlarını etkileyebilir. JPMorgan’ın tahminlerine göre, gelişmekte olan piyasaların devlet tahvillerinin anapara ödemelerinin geçen yıl 43.6 milyar dolardan bu yıl 78.4 milyar dolara yükselmesi beklenirken, devlet temerrütleri konusu giderek daha acil hale geliyor. Düşük dereceli gelişmekte olan devletler için ödeme yükümlülükleri bu yıl ve gelecek yıl için 65 milyar doların üzerine çıkacak ve 2023’te 8 milyar doların biraz üzerinde olan bu rakam önemli bir artış gösterecek.

Önerilen yasa tasarısı, New York Eyaleti’nin devlet borçlarının ihracı ve ticareti için önde gelen bir yer olma konumunu güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Sistemik riski, alacaklı belirsizliğini ve ülke borç krizleriyle ilişkili sosyal maliyetleri azaltmayı amaçlamaktadır. Yasa, 20’ler Grubu Ortak Çerçevesi gibi önceden belirlenmiş bir yeniden yapılandırma mekanizmasında iki taraflı resmi bir alacaklı olması halinde özel alacaklılara sağlanacak getirileri ABD’ninkiyle karşılaştırılabilir bir seviyede sınırlandıracaktır. Tasarı ayrıca, alacaklılar ve borçlular arasında anlaşmayı kolaylaştırmak için Hazine Bakanlığı ile istişare halinde New York Valisi tarafından bağımsız bir gözlemci atanmasına izin vermektedir. Borçlu ülkeler bu iki mekanizma arasında bir kez geçiş yapma seçeneğine sahip olacaktır.

Tasarının yasalaşabilmesi için, komitelerde ve New York Eyaleti yasama meclisinin her iki kanadında yapılacak tartışmalar ve oylamalar da dahil olmak üzere bir dizi yasama prosedüründen geçmesi gerekiyor. Tasarı kabul edilirse, imzalama ya da veto etme yetkisine sahip olan valiye gönderilir. Veto her iki mecliste de üçte iki çoğunlukla geçersiz kılınabilir. Şu anda Demokratların böyle bir çoğunluğa sahip olduğunu belirtmek gerekir, ancak her iki meclis için de seçimler 5 Kasım’da yapılacak ve geçen yılki iki orijinal tekliften hiçbiri tam oylamaya ulaşamadı.

Bu tasarının arka planında, borç sürdürülemez hale geldiğinde uzun süren ve düzensiz borç yeniden yapılandırmalarına yol açabilen ülkeler için iflas korumalarının olmaması yatmaktadır. Devletlerin temerrüde düşme sürecini iyileştirmeye yönelik geçmiş çabalar arasında IMF’nin 2001-2003 yılları arasında bir devlet borcu yeniden yapılandırma mekanizması için başlattığı ancak kabul edilmeyen girişim ve 2014 yılında alacaklıların borcu tutma olasılığını azaltmada faydalı olduğu düşünülen Toplu Eylem Maddelerinin (CACs) uygulamaya konulması yer almaktadır.

G20 ayrıca Ortak Çerçeve platformu aracılığıyla borç işlemlerini kolaylaştırmaya çalışmıştır, ancak bu girişim yeniden yapılandırmaları hızlandırmada henüz başarılı olamamıştır ve özel alacaklılar resmi olarak dahil edilmemiştir. İngiltere ve Belçika’da da farklı düzeylerde hükümet desteği ile benzer yasama çabaları görülmüştür.

Ancak New York tasarısının potansiyel etkisi konusunda endişeler bulunmaktadır. Bir bankacılık ticaret grubu olan Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), tasarının mevcut sözleşmeleri değiştirerek ve yasal belirsizlik getirerek dava risklerini artırabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Bu durum yatırımcıları belirli ülkelere kredi vermekten caydırabilir, potansiyel olarak borçlanma maliyetlerini yükseltebilir ve tasarının amacını baltalayabilir. Ayrıca New York, diğer eyalet ve ülkeler için bir borç ihraç merkezi olma statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir ve bu da şehir ve eyalet için gelir kayıplarına yol açabilir. IMF daha önce herhangi bir mevzuatın finansman maliyetleri ve ülke borçlularının erişiminin yanı sıra alacaklı hakları üzerindeki olası olumsuz etkilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmişti.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu