Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı, 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde rakiplerine büyük fark attı.
Seçim sonuçları CHP’de büyük bir krize neden oldu. Koltuk kavgasının yaşandığı partide dikkat çekici gelişmeler yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun değişiklik mesajının ardından kriz doruk noktasına ulaştı.
Sabah Gazetesi Editörü Mahmut Övür’ün paylaştığı bilgiye göre CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’nu engellemek için harekete geçti.
Övür, CHP kulislerinde koltuğun “müteahhit başına” teslim edilmeyeceğini belirtti. “Kılıçdaroğlu ve ekibi daha bu toplantıya gelmeden harekete geçiyor, kulislerde konuşulan olası adayların önünü kesecek hamlelere başlıyorlardı. Kulislerde bile CHP’nin “müteahhit kafalı” birine teslim edilmeyeceği açıkça söylendi. Burada kastedilen, geleneksel olarak son iki seçimin kaybedenlerinden olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu.açıklamalarda bulundu.
kaydeden Mahmut Övür ‘Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’na ikinci bir şans verecek mi?’Sütun aşağıdaki gibidir:
CHP tarihinde tek parti dönemi de dahil olmak üzere ne bir “özeleştiri” geleneği, ne de “Nerede yanlış yaptık?” bir soruşturma vardı. “En zeki, en ilerici, en modern” oldukları için yanlış bir şey yapma şansları yoktu. Kılıçdaroğlu döneminde de durum farklı değildi.
Her seçim yenilgisinin suçlusu hiç değişmedi: ya “cahil insanlar” ya da “medya” ya da partinin MYK’sından birkaç kişi.
14-28 Mayıs seçim sonuçları için de durum değişmeyecek. Seçimin üzerinden 3 gün geçmesine rağmen ilk gece Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ben buradayım…” konuşması dışında herhangi bir açıklama yapılmadı.
Tüm iddiaları yerle bir olan siyasetçiler sessizliğini korudu. Bu iddialara inanan ve derinden sarsılan seçmenler şikayetçi olmadı ama Canhiraş CHP’ye destek veren akademisyen ve gazetecilerden birkaçı itiraz ederek en azından “ortaya çıkmalarını” istedi.
CHP’nin ateşli savunucularından Doç. Dr. İlker Aytürk 29 Mayıs’ta şu tweet’i attı:
“Sayın CHP lideri ve MYK’lılar. Saatlerdir kayıpsınız. Bizim seçmenimiz nasıl, moralleri nasıl, bu insanlar geceyi nasıl geçirdiler, nasıl uyandılar hiç mi düşünmüyorsunuz? , diyelim ki buradayız, yanınızdayız.”
Bu sitem dolu çıktıya bir okuyucunun şu yanıtı anlamlıydı:
“Bunu okuduğumda böyle bir beklentim olmadığını fark ettim, hiç aklıma bile gelmemişti.”
Seçmenin bu noktaya gelmesi ayrı bir dert ama sonunda CHP yönetimi 3 gün sonra geri döndü ve MYK’yı toplayarak seçmenine cevap vereceğini açıkladı. Görüşme devam ederken ne söyledikleri net değildi ama tahmin etmek zor değil. Seçmen artık sonucun değişmeyeceğini, Kılıçdaroğlu’nun 13 yıldır hep aynı şeyi yaptığını, partide ‘değişim’ varmış gibi MYK’nın birkaç üyesini değiştireceğini artık biliyor. Hepsi istifa etse de sonuç değişmeyecek.
Bir şeylerin değişmeyeceği bilindiği için Kılıçdaroğlu ve grubu daha bu toplantıya gelmeden harekete geçiyor, kulislerde konuşulan olası adayların önünü kesecek atılımlara başlıyorlardı. Kulislerde bile CHP’nin “müteahhit kafalı” birine teslim edilmeyeceği açıkça söylendi.
Kastedilen elbette son iki seçimin kaybedenlerinden olan İBB Lideri Ekrem İmamoğlu idi.
O da kaybeden değilmiş gibi yeniden sahneye çıktı ve “Değişmeyen tek şey değişimdir” şeklinde karşımıza çıktı. İl ve ilçe delegelerini de gizlice çağırıp yoklama alıyordu. Sanki 700 imza toplayabilecekmiş gibi?
Peki Kılıçdaroğlu’ndan farklı bir şey söyleyemezken, CHP kadrolarında muadili olmadığını bildiği halde bunu neden yapıyordu?
Çaresizdi ama üst üste yaptığı onca hataya rağmen CHP’de onun kadar şanslı bir ikinci isim çıkmadı. Siyaset üretmediği, cüretkar olmadığı ve zamanında harekete geçmediği belliydi ama yine de böyle bir şansı vardı. Şimdi onu kullanmak istiyordu.
Damocles’in kılıcı gibi “Aptalın Yargılanması” da zirvedeydi. Bu durumda CHP’siz işi yapması zorlaştı ve bu nedenle CHP Genel Başkanlığı’na kapak atmak istedi.
Bütün çabası buna yönelikti ama ne yazık ki önündeki o koltuğu bırakmaya niyeti olmayan bir Kılıçdaroğlu vardı ve ilk şansını yedek kulübesi kurarak kullanan İmamoğlu’na ikinci şansı vermeyecekti.
Adil de değil…
